Arka Oda Toplantısı

İstanbul Kuyumculuğunun İzinde
Zanaat-Tasarım-İnovasyon İlişkileri:
Kapalıçarşı’nın “Yaşayan İnsan Hazineleri”

Paylaş

18 Aralık 2014 / 18:30 Geçmiş Aktivite

Ayşe Coşkun Orlandi

Türkiye, 2000’li yıllardan itibaren dünyada altın işleyip mücevher olarak satan ülkeler arasında birinci sıradaki İtalya’nın ardından gelmektedir. Türkiye’nin yakalamış olduğu uluslararası başarının ardındaki en önemli kaynak bugün Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı çok katmanlı kültür mirasının uzantısı olan değerli maden işleme becerisidir ki Türkiye toprakları üzerinde yaşamış her uygarlık kuyumculuk mirası bırakmıştır. Son yirmi yıl içinde izlenen uluslararası başarının arkasındaki üretimin tamamına yakını İstanbul’da Kapalıçarşı ve Nuruosmaniye çevresindeki iş hanlarında yapılmaktadır. İstanbul Kapalıçarşı ve çevresinde yer alan hanlar mücevher üretiminin merkezi olmuştur ve güncel olarak da etkinliğini korumaktadır.

Kapalıçarşı, imparatorluk döneminden bu yana saray dışındaki ustalığın, Sanayi Devrimi öncesi kişisel el becerilerinin ve en hassas üretimin değişmeyen merkezi olmuştur. Çeşitli yörelerden gelen ustalar Kapalıçarşı ve etrafındaki hanlarda tezgâh kurmuş, İstanbul kuyumculuğunun merkezini oluşturmuşlardır. Rumlar, Ermeniler, Acemler, Süryaniler, Dağıstanlılar, Azeriler, Kırımlılar ve Kazaklar İstanbul’da Osmanlı zevkine uygun ürünler üretmişlerdir. Çarşı için, üretme geleneğinin ve seri üretim kavramlarının iki ayrı uç olarak kaldığı ifade edilir. Çarşı, Ehl-i Hıref geleneğiyle özellikli olanın ve farklılığın üretildiği yer olarak üne kavuşur. Bu ustalık kaynağının başta Fransa, İngiltere ve A.B.D.ye usta ihraç ettiği, bu ülkelerdeki bazı ünlü kuyumcuların İstanbullu Rum ve Ermeni ustalar olduğu bilinmektedir. 550 yıllık geleneksel üretim tarihi sürecinde sosyal, ekonomik, politik bağlamda toplumsal demografik değişimlerden doğrudan etkilenmiştir ve geleneksel özgün üretim becerilerinde kayıplar, kopukluklar yaşanmıştır, yaşanmaktadır. Kapalıçarşı merkezli mücevher üretiminin de işçilik kalitesi ve özgün üretim biçimlerinden kaynaklanan tasarımla değer kazandığı bilinmekte ancak bu becerinin de değişen demografik yapıyla kaybolmaya yüz tuttuğu eski ustalar, atölye sahipleri tarafından vurgulanmaktadır.

Kapalıçarşı ve kuyumculuk üretiminin yapıldığı çevre hanlar, şehir bölge planlama, mimarlık tarihi, sanat tarihi ve çevre mühendisliği gibi çeşitli bilim alanların kendi uzmanlık alanları dahilinde çalışılagelmiş, ancak bölgenin üretim potansiyelini yaratıcılık, özgünlük ve inovasyon bağlamında değerlendiren bir çalışma bugüne kadar yapılmamıştır. Diğer taraftan da genel kapsamıyla mücevher tasarımı çoğunlukla sanat tarihi alanının çalışma konusu olmuş ve geleneksel el sanatları sınırında aynı literatürde yer almıştır. Kapalıçarşı özelindeki 550 yıllık geleneksel mücevher üretim teknikleri ise Osmanlı İmparatorluğu maddesel kültürünün bir parçası olarak, tarihsel bağlamda stil ve biçim okuma sınırında değerlendirilmiştir. Oysa 21. yüzyıla gelindiğinde, bu zanaat kökenli geleneksel üretim sektörleşmeye başlamış, çoğunlukla geleneksel el işçiliğine dayanan üretim teknikleri gelişen bilgisayar teknolojileriyle birlikte artık tamamının el değmeden makine üretimiyle yapılabildiği bir sürece doğru evrilmiştir. Bu çerçeden bakıldığında: Bu 550 yıllık geleneksel üretim teknolojik gelişmeler karşısında nasıl ayakta kalacaktır?.. Kapalıçarşı kuyumculuğu çağdaş tasarım dilini nasıl yakalayacaktır?.. Kapalıçarşı kuyumculuğu küresel bir tanınırlık nasıl kazanabilir?.. Konuşma, Kapalıçarşı kuyumculuğunun arka planındaki geleneksel üretim teknikleriyle üretim yapmaya devam eden ustaların atölyelerinin sır perdesini aralamaya çalışarak, mücevher tasarımına güncel bir bakış sunmak üzere kurgulanmıştır.

Etkinlik ücretsizdir, rezervasyon alınmamaktadır.